Lale, adını bir devre vermiş, doğu kültür ve mitolojilerinde özgün bir yere sahip özel bir çiçektir.Orta Asya’dan Anadolu’ya, kilimlerimizden tablolarımıza, bahçelerimizden parklarımıza kadar hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Lale, 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olan şehrimizin de sembolü haline gelmiştir.
Osmanlıların Laleyi simge olarak seçmelerinde Lalenin kökeninin Orta Asya’ya kadar uzanmasının büyük etkisi olmuştur. Anadolu’ya göç eden Türklerin atalarının kültürlerinde olan bir çiçektir Lale. Hun sanatında, kurganlarda çıkan buluntularda Lale motifinin işlendiği, günlük yaşamda kullanılmış eşyalara ve aksesuarlara rastlanılmıştır. M.Ö. 5. ve 6. YY.’lara tarihlenen bir pazarık kurganında bulunan at koşum takımına ait ahşap malzemelerin ve bir eyer için kesilmiş deri parçalarının Lale motifi şeklinde olduğu belirtilmiştir. Yine Orta Asya sanatında Türkler için başlangıç noktası sayılan Hoca-Bezerlik’te bulunan duvar resimlerinde elinde Lale tutan erkek ve kadın figürlü eserler, halen Berlin Staatliche Müzesi’nde sergilenmektedir. Lale motifi daha sonraları da Büyük Selçuklu İmparatorluğu sanatında 12. YY.’da karşımıza çıkmaktadır. 1071 Malazgirt zaferi ile Anadolu’ya giren Türkler, beraberlerinde Orta Asya’daki kültürlerinin bir parçası olan Laleyi de getirmişlerdir.
Lale Anadolu’da 16. YY.’a kadar yabani bir çiçek olarak yetişmiştir. Bu tarihten sonra ise insanlar tarafından bahçelerde yetiştirilen bir çiçek olmaya başlamıştır. Taşralı olarak yetiştirilen Lale; Osmanlı’nın Başkenti İstanbul’da yükselişe geçerek; üstüne yüklenen tasavvufi anlamında etkisiyle yalnızca çiçek olmaktan çıkarak sanatın her alanında kendine yer bulmuştur. Öyle ki Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman gibi şair padişahlar şiirlerinde Lale temasını işlemişlerdir.
İşte yukarıda kısaca özetlediğim tarihsel sürecin sonucunda Lale zamanla İstanbul ile özdeşleşmiş ve adeta İstanbul’un simgesi olmuştur. Öyle ki Anavatanı İstanbul olan “Lale_i Rumi” adlı Lale türü (ki bu Lale türü İstanbul Lalesi, Osmanlı Lalesi olarak da adlandırılmaktadır) ortaya çıkmıştır. İstanbul’da Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren çokça Lale ekilmeye, yetiştirilmeye başlanılmıştır. Osmanlı’da Laleye verilen önem yüzyıllar boyunca inişli çıkışlı devam etmiş Padişah III. Ahmet devrinde zirveye çıkmıştır. Nitekim bu dönem tarihçiler tarafından “LALE DEVRİ” olarak adlandırılmış ve yüzyıllarca İstanbul’un tarihsel kent kimliğinin ve kültürünün ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Tarihsel süreçte, gerek bir peyzaj öğesi olarak; gerekse kültür ve sanatın her alanında kullanılan bir tema olması dolayısıyla Lale, 2012 yılında Avrupa kültür başkenti de olan İstanbul’un yaşatılması gereken en önemli simgelerinden birisi olduğu için önemsenmektedir. Bu nedenledir ki yüzyıllarca hayatın her alanında yanımızda, karşımızda bizimle olan Lale “Anavatanına Dönen Sultan, Lale” sloganıyla kısa bir ayrılık sürecinden sonra 2005 yılından itibaren hayatımıza yeniden girmiştir. Böylece Lale ile İstanbul’un hasreti de son bulmuştur. Yukarıda açıklamış olduğumuz tarihsel ve kültürel nedenlerden dolayı 2005 yılından itibaren İstanbul’da konusu Lale olan bir festival düzenlenmeye başlanılmıştır. Bu yıl nisan ayı içerisinde İstanbul Lale Festivalinin 8.’si düzenlenecektir.